YUSUF KESKİN'İN KALEMİNDEN

Kırsaldan Teknolojiye Uzanan Yol: Otomasyon ve Sürdürülebilir Tarım

Tarım, insanoğlunun binlerce yıllık toprakla olan ilişkisinin temelidir. Ancak, zaman içinde bu ilişki giderek zayıflamış, toprağın kıymeti unutulmuştur. Bugün, Türkiye'nin toprakları erozyon, su kıtlığı ve gıda güvenliği tehditleriyle karşı karşıya. Ne yazık ki, bu sorunların büyüklüğünü fark edemiyor, çözüm için yeterince çaba harcamıyoruz. Ancak, gelişen teknoloji ile bu sorunların üstesinden gelmek mümkün olabilir. Peki, sürdürülebilir bir tarım sistemi kurulabilir mi?

Anadolu’nun Tarım Mirası ve Modern Tarımın Gerekliliği

Anadolu coğrafyasındaki tarım tarihinin kökleri 9 bin yıl öncesine, Çatalhöyük gibi yerleşim alanlarına kadar uzanır. Anadolu’nun verimli toprakları, buğday, arpa, nohut, mısır ve mercimek gibi temel tarım ürünlerinin yetişmesine uygun olup, akarsu zenginliği ile desteklenmektedir. Tarihsel olarak, Frigler, Lidyalılar ve Urartular gibi medeniyetler, tarım temelli ekonomi ve ticaret sistemleri kurmuşlardır. Ancak günümüzde, tarımla uğraşan nüfus oranı sadece %2 civarına düşmüştür. Bu değişim, geriye kalan %98’in, üretilen tarımsal ürünlerin çoğunu temin ettiğini gösteriyor.

Tarım sektöründeki bu daralma, diğer yandan dünya genelinde iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha fazla hissedildiği bir döneme denk gelmektedir. Türkiye’de, artan enerji ihtiyacı ve milyonlarca metrekarelik boş tarım arazileri, mevcut tarımsal sorunları daha da karmaşık hale getirmektedir. Bu problemlere karşı teknolojik çözümler önerilebilir.

Akıllı Seralar: Verimliliğin Yükselişi

Türkiye'de uygulanabilirliği kolay ve yüksek maliyet etkinliği sunan bir teknoloji çözümü, akıllı seralardır. Akıllı seralar, az bir alanda yüksek verim elde etmeyi sağlar. Bu seralar, toprakta bulunan azot, oksijen, karbon ve potasyum gibi değerlerin sensörlerle ölçülmesini ve bu verilere dayanarak bitki büyümesinin optimize edilmesini sağlar. Ayrıca, uzaktan kontrol edilebilen sulama, ısıtma ve ışık sistemleri, tarımsal verimliliği artıran önemli bir araçtır. Bu modern seralar, biyoteknoloji, makine mühendisliği, elektrik-elektronik ve bilgisayar bilimlerinin entegrasyonunu gerektirir ve geleceğin tarım alanlarında büyük rol oynayacaktır.

Otomatik Tarım Siloları: Verimli Depolama ve Yönetim

Bir diğer çözüm önerisi, otomasyon sistemleriyle yönetilen büyük tarım silolarıdır. Bu silolar, özellikle temel tarım ürünlerinin depolanmasında kritik rol oynar. Eski depolama yöntemlerinin aksine, otomatik silolar nem, sıcaklık ve hava kalitesini sensörlerle izler ve böylece küflenme ve bozulma riskini en aza indirger. Bu tür silolar, gıda fiyatlarını stabilize edebilir ve boşta kalan tarım alanlarının etkin kullanılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, devlet destekli alım garantileri ile bu projeler, ülke ekonomisi için büyük fayda sağlayabilir.

Endüstriyel Yağ Üretimi ve Tarımsal Atıkların Değerlendirilmesi

Bir başka potansiyel proje, ayçiçeği ve mısır paketleme tesisleridir. Bu tesislerde, özellikle endüstriyel yağ üretimi ve tarım atıklarının işlenmesi önemli bir karlılık sağlayabilir. Ayçiçeği ve mısırdan elde edilen slaj, fermente edilerek organik gübreye dönüştürülebilir. Fermentasyon sırasında açığa çıkan gazlar ise ısınma amacıyla kullanılabilir. Bu süreçler, aynı zamanda üreticilere devlet destekli alım garantileri sunarak, ayçiçeği ve mısır arzını artırabilir.

Topraksız Tarım: Kentsel Alanlarda Tarım Devrimi

Geleceğin en önemli tarım projelerinden biri, topraksız tarım sistemleridir. Hidroponik, akuaponik ve aeroponik yöntemlerle yapılan bu tarım şekilleri, toprak kullanımını minimize eder ve bitkilerin dikey veya havada yetişmesini sağlar. Bu sistemler, özellikle kentsel alanlarda gıda üretimini artırmak için büyük bir potansiyel taşır. Balkonlarımızda domates, çilek veya biber yetiştirebiliriz ve bu taze ürünleri doğrudan tüketebiliriz. Ayrıca, ekilebilir alan 1/20 oranında artırılabileceğinden, bu yöntemler gelecekte çok daha yaygın hale gelebilir.

Tarım Kooperatifleri ve Toplumsal K

Son olarak, tarım teknolojileri sadece kırsal alanda değil, tüm ülkede yayılmalıdır. Tarım kooperatifleri kurularak, yerel üretimin artırılması ve tarımsal üretime katılımın teşvik edilmesi sağlanabilir. Kadın ve gençlerin istihdamı, kooperatifleşme ile arttırılabilir. Kooperatifler, tarım teknolojilerini destekleyecek ve tarımın modernleşmesine katkı sağlayacaktır. Dünyanın en büyük teknoloji şirketleri, tarım arazilerini satın alırken, Türkiye de güçlü kooperatif yapıları oluşturmalıdır. Bu alanda yapılacak fizibilite çalışmaları, tarımda dijital dönüşümün önünü açacaktır.

Sonuç: Birlikte Çalışarak Geleceği Şekillendirebiliriz

Sonuç olarak, Türkiye'nin tarım sektöründeki bu dönüşüm, yalnızca kırsal alanlarda değil, tüm toplumda bir değişim gerektiriyor. Tarımın geleceği, teknolojiyle birleşen bir sistemde yatıyor ve bu dönüşümün bir parçası olmak, yalnızca sektörü değil, ülke ekonomisini de güçlendirecektir. Bu projelerle, tarım sektöründe verimlilik artarken, çevresel etkiler de minimize edilebilir. Ben de bir mühendis olarak, ülkemizin tarım sektöründeki bu dönüşüm için her türlü katkıyı sağlamaya hazırım.

Vesselam.

Yusuf Keskin
Elektrik Elektronik Mühendisi