REKTÖR KARADENİZ'DEN Mİ ?

Ağrı milliyetçilik damarımız var mı?

Siyasette, aday adaylık sürecinde biliyoruz ki lobimizin ne kadar zayıf olduğunu. Hep bir polemik ve karalama politikası üzerinden yapılan çalışmanın ürününü yaşadı bu memleket.

Kaliteli insanların karalandığı bir sürecin getirdiği siyasetçilerin esiri oldu güzelim memleket. Muş'un en sevilmeyen adamı belediye başkanı, Ağrı'nın hayatında görmediği milletvekiline mecbur kaldığı bir lobinin esiri oldu güzelim memleket.

Son zamanlarda köklü değişime giden Ağrı'da yine lobi savaşları başladı. Görevinden istifa eden il sağlık müdürü ve Ağrı'da kangren olan rektör için Ankara'daki ağabeylerin gündemi yoğun. İl sağlık müdürü için çok da ciddi bir lobi olmasa da, Ağrı'nın sağlığı için önemli bir nokta: Ağrı'nın en büyük sorunu olan sağlığın başına aklı başında, ruh sağlığı yerinde, Ağrı'nın sosyal yapısını bilen, zenginini  fakirini bilen, Ağrı'nın dengelerini bilen biri lazım. Ama kime anlatalım derdimizi?

Rektörlük her anlamda en önemli konu. Liseye dönen üniversiteyi toparlamak, yeniden üniversite kurmaktan daha zor. Her anlamda çöküntü yaşayan İbrahim Çeçen Üniversitesini  "kapatın, çünkü baya bir itibar kaybı var veyahut yeniden bir üniversite yapın"  

 Ya da "kendi memleketi için yanıp tutuşan, memleket sevdalısı birini getirin". 
Ama anladığımız kadarıyla, siyasette dönen lobi rektörlük içinde de dönüyor. "Senin adamın, benim adamım" olaylarına ilişkin durumlar var. Anlaşılan o ki, bu çatışmadan yine yabancı biri gelecek.

Karadeniz lobisi ağır basıyor...

16 yıllık Erzurum lobisinden sonra, Ağrı'da yaşanan lobi savaşlarının bu dönem Karadeniz lobisi aradan sıyrılacak gibi görünüyor. Trabzon ve Samsun kendi adamını getireceği iddiası ağır basıyor.

Ağrı'da hakkıyla rektörlük yapacak onlarca kişi varken, "benim adamım" savaşında yine memleket kaybedecek ve Karadeniz lobisi kazanacak.

Hal böyle olunca, Trabzonlu kadın kolları başkanı, Hollandalı il başkanı, Ugandalı vekil, Hong Kong'lu belediye başkanı bizleri yönetmeye devam edecek.

Ondan sonra, ne cenazemize katılan bir vekil, ne hastamıza bakan belediye başkanı, ne düğünümüze gelen bir il başkanı göreceğiz.

Durum böyle olunca, yabancı  birinin gelme ihtimali daha yüksek yabancı birini çalıştırmak zor koltuğa iyice yerleştikten sonra ne siyasiyi ne Ağrı 'nın dengelerini gözetecek örneğini 8 yılda iyi yaşadık,nihayetinde herkes bir şekilde kendi işini çözecek  kendi işini çözmek için ayakçı pozisyonuna girecek. Son zamanlarda zaten bazı kurum müdürlerine yapılan ayakçılık büyük bir örnek teşkil etti. Madem herkes işini böyle çözüyor, biz de bir iki ayak yapalım da işimiz çözülsün, nasıl olsa işler böyle yürüyor.

Bu memleketi daha fazla ayaklar altına sermeyin, bu memleketin  haysiyeti ile fazla oynamayın  yoksa beş on yıla kalmaz herkes yoldan çıkar ama unutmayın bu memleketin hafızası unutmaz.

Umarız memleket için en doğrusu ve en güzeli olur.